ATA OCAĞI KÜLTÜR VE SANAT EVİ IĞDIR
Etnografya (Toplum Bilimi) Nedir / Etnografya Hakkında
Geçmiş uygarlıklara ait gelenek, görenek, giysi ve gündelik hayat ile ilgili çeşitli eserlerin sergilendiği müzelerdir
ATA OCAĞI KÜLTÜR VE SANAT EVİ: ığdır Merkeze bağlı Melekli Köyünde bulunan Ata Ocağı kültür sanat evi köyün geçmişini yansıtan önemli ev eşyalarının sergilediği bir yerdir. Doğa düşkünlerinin en çok ziyaret ettiği yerler arasında bulunan Nuh’un İzinde Gezi parkuruyla Sanat sokağının başladığı noktada bulunan bu kültür sanat evi sanatı hayatla özdeş tutan özgün ve çağdaş müze algısının parçasıdır.
Nuhun izinde gezi parkuru sonrası uğrayacağınız en güzel yerlerden birisi olan Ata ocağı Kültür ve sanat evinde; Iğdır yöresi ve Türk boylarına özgü giyim ve kuşamların yanısıra ev eşyaları, eski tarım aletleri, halılar, nazarlıklar, heykeller ve bu bölgede yaşamış bir çok uygarlığın izlerini yansıtan objeler yer alıyor. bu yöresel ev 2003 yılında gönüllü kültür elçisi Coşkun Oluz tarafından kurulmuştur.
Iğdır yöresinde Ata ocağı yada Balahana olarak adlandırılan bu evler yöreye has özgün mimariyi yansıtmakla birlikte, dededen kalma bir kutsal miras olarak kabul edilmekte ve gelecekte bu ocaktan dağılan herkesin bir araya yeniden gelebilecekleri bir mekan olarak kabul etmektedirler.
(kişisel hobi bahçesi)
Nuh’un ektiği fideleri yerinde görmek, Ruhun ölümsüzlüğüne şahit olmak ve başınızı bir müddet Ağrı dağının dizlerine koymak istiyorsanız, bulutları perde perde delip gökyüzüne yükselen heybetli Ağrı dağının gölgesindeki bu yöresel ev sizleri bekliyor.
- Iğdır Hava alanına 20 dakika uzaklıkta
- Nahcivan (Azerbaycan) sınır kapısına 70 kilometre.
- Iğdır şehir merkezine 3 kilometre.
- Iğdır Anıt müzeye 2 kilometre.
- Iğdır Melekli İrem bağlarına 2 km
- Iğdır koçbaşlı mezar taşları açık hava müzesine 1,5 km
- Ağrı dağı milli parkı' na 15 kilometre.
- Doğubeyazıt ishak paşa sarayına 60 km.
- Kars ani harabelerine 127 km
- Tuzluca tuz mağaralarına 39 km.
Iğdır Kervansarayına 32 km uzaklıkta
ayrıca yöresel ev ile İran sınırı 60 km, Ermenistan sınırı 15 km Nahcivan Özerk cumhuriyeti sınırı ise 70 kilometredir.
#ığdırsanatsokağı
KÜLTÜR VE SANAT SOKAĞI
Melekli köyü/Iğdır/Turkey
Gün gelir yolunuz Ağrı dağına düşerse bu dağın gölgesinde kurulu bir köyün daracık keşfedilmemiş sokağı karşılar sizleri, sokağın adı SANAT SOKAĞI. Sokağa girdiğinizde Ağrı Dağının eşsiz görüntüsü ile birlikte bir kültür yolculuğuna başlarsınız. Kendinizi sokak boyunca alabildiğine huzurlu bir düşte, geçmişten gelen seslere sarılmış ve dalında sallanan binbir çeşit doğal meyvelerin kokusu ile mest olurken bulursunuz. Burası Türkiyenin en doğusunda yer alan Iğdır ilinin en nezih köylerinden Melekli’de yer alan “Kültür ve Sanat sokağı”. Burası üzerine 3 kutsal kitapta adından ve mahiyetinden sonsuzluk kelamları ile bahsedilen, meşhur Ağrı Dağının gölgesinin düştüğü sokak. Nuh’un fideleriyle yeşeren kent diye anılan bu köydeki sokağı diğer sokaklardan ayıran bir diğer özellik ise göğü perde perde delip gökyüzüne doğru yürüyen yeryüzünü yani “Ağrı dağını” dimdik karşınızda görmenizdir. Sokağın başında dimdik duran bu heybetli dağın tüm ihtişamıyla kol kanadını açmış koruyucu bir ana gibi sizleri gözetlediğini hissedeceksiniz. Bulutların arasından ulaştığı gökyüzü katmanlarından binlerce yıldır eteklerinde kurulmuş Urartular, Medler, Huriler, Persler, ilhanlılar, Oğuzlar, Moğollar, Timurlar, Sakalar, Arsaklılar, Karakoyunlular, Akkoyunlular ve Selçuklular gibi bir çok uygarlıkların doğumuna ve yıkımına şahit olduğu gibi seyreder durur bu sokatan geçenleri.
Sokak boyu ilerledikçe her evin temelinde muhakkak Ağrı dağından koparılıp getirilen bir taşın olduğunu görürsünüz. Yöredeki inanışa göre, yeni bir ev kurulduğunda bu evin temeline Ağrı dağından bir taş konulursa o ocağın Ağrı dağı gibi sonsuza dek tüteceğine inanılır. Ağrı dağının gölgesinde kurulu bu sehrin insanlarıda bu dağı bir dağ gibi değil, duygularla yoğrulmuş, kişilik kazanmış birer varlık olarak görürler. zirvesi gökleri delip başı bulutlar içinde kaybolan bu dağı sanki tanrı ile konuşur ve ilgi kurar gibi görürler.
Sanat Sokağı boyunca ilerlediğinizde açık hava müzesi, Tandır evleri, Tarihi çaybaşı cami kütüphanesi, Manda, keçi ve kaz çiftlikleri, koç heykeli mezar taşları, doğal sebze ve meyve bahçeleri, yöreye özgün duvar sanatları ve yöresel Balahana evleri sizlere eşlik edecektir.
Sokağa paralel patika bir yoldan Ağrı dağına ilerlediğinizde doğa tutkunlarınında ilgisini çekecek benzersiz bir doğa manzarasının içinde bulacaksınız kendinizi. köy halkının adlandırdığı “Nuh'un İzinde gezi parkuru”, İrem bağları, doğa tutkunları ve fotoğraf düşkünlerinin keşfine bırakılmış muhteşem mekanlar ile Tarihi Kültepe, Urartu kale kalıntıları, hayat ağacı, Neolitik dönemden kalma mağaralar ve sayamadığımız daha birçok görsel şölen ve aktivite fırsatını birarada sunuyor sizlere.
Sanat sokağının girişinde bizlere geçmişten gelen örfü, kültürün ve sanatın en yalın halini sunan ATA OCAĞI kültür ve sanat evi ise içerisinde Iğdır yöresine ait biblo hediyelik eşya ve heykellerin üretildiği bir sanat atölyesi olmakla beraber yöreğe ait eski tarım aletlerinden tutun mutfak eşyaları ve yöresel giyim kıyafetlerin sergilendiği bir etnografya müzesi görevini üstlenmiş durumda. Iğdır yöresinde Ata ocağı olarak adlandırılan bu evler gelecekte bu ocaktan göçüp giden herkesin yeniden bir araya gelebilecekleri bir mekan, dededen kalma miras olarak kabul edilmektedir.
Ayrıca sokak boyunca sizlerin hizmetlerine sunulmuş gönül kitaplıkları, her biri ata tohumu ile harelenmiş meyve, sebze bahçeleri ve geçmişin mimarisini bugüne taşıyan sokak haneleri yer alır. Her hanede atalarından kalma güney kafkasya kültürünü ve selamını gözlerinde bir sonraki kuşaklara aktarmak için saklayan ve Ağrı dağı misali ağırbaşlı yöre insanlarına rastlarsınız. İçiniz huzur ve umut dolarken gözlerinizi alamadığınız manzaralar arasında kaybolursunuz.Büyük ve kalabalık şehirlerde gökdelenler arasında kaybolan insanlar, bu sokağa geldiğinde binalardan çok insanların ön planda olduğunu görür ve misafir oldukları her evin baş köşesinde nerede o eski insanlar dediklerinde o insanların tam da karşılarında oturduklarını göreceklerdir.
Nuh’un ektiği fideleri yerinde görmek, Ruhun ölümsüzlüğüne şahit olmak ve başınızı bir müddet Ağrı dağının dizlerine koymak istiyorsanız göğü perde perde delip yükselen bu heybetli dağın gölgesindeki sokak sizleri bekliyor.
SİMURG (ZÜMRÜDÜANKA) YÜRÜYÜŞ ROTASI:
Gezdikçe hem tarihe hem de doğaya doyabileceğiniz bir doğa yürüyüşü rotası olan Zümrüdüanka rotası, Iğdır’ın Melekli köyünden başlıyor Ağrı dağının püskürttüğü lavlların bittiği noktada bulunan Kasımtığı (Seyirtepe) tepesinde son buluyor. Kısa ve orta olarak 2 etaptan oluşan rotanın birinci etap uzunluğu ortalama 5 km, ikinci etap rota ise 12 km dir. Maceralı olduğu kadar huzurlu bir trekking rotası olan Zümrüdü anka rotası; ismini Türk mitolojisindeki Zümrüdüanka kuşundan alıyor.
1. Etap rota 5 km uzunluğunda olup Melekli Nevruz meydanından başlar sırasıyla Sanat sokağı (Iğdır ovasını Ağrı dağına taşıyan sokak), Kıpçak at çiftliği, Koçtaş mevki, İrem bağları, Petronun bağlarını, Kum düzü ve Deve yatağını geçerek Kasımtığı tepesinde son buluyor. Patika yolla Kasımtığ (seyirtepe) tepesinin zirvesine çıktığınızda Ağrı dağının bulutları perde perde delip gökyüzüne yükselen heybetli duruşunu göreceksiniz karşınızda. Yürüyüş boyunca Erikua ve Urartu krallığı gibi antik kentlerin kale kalıntılarını görmeniz mümkün. Temiz hava solumanın ve fotoğraf çekmek için Iğdır’ın en ideal treking rotalarının başında geliyor burası. Yürüyüşü kolay hale getirmek istiyorsanız yapacağınız tek şey yol boyunca işaretlenen mavi ok’larla birlikte Ağrı dağına doğru ilerlemek olacaktır.
2. Etap Rota 12 km uzunluğunda olup 7 vadiden oluşuyor, yine Melekli Nevruz meydanından başlayarak aynı güzergâhtan devam ederek Sinekler, mevkisnde bulunan Nuhun İzinde yürüyüş rotasıyla birleşiyor. Rota Koçtaş, Petro’nun bağları, Nal döken, İrem bağları, Rus bucağı, Gelintaşı gibi 7 vadiyi geçerek Kültepeye uzanır. Ağrı dağının püskürtüğü lavlar üzerinden kuzey batıya doğru ilerlediğinizde Çöl ve vahayı bir arada görmeniz rotayı daha cazip hale getiriyor. Ayrıca lavlar üzerinde çölün adeta ortasında kuraklığa inat tek başına yeşeren ve yaşamını inatla sürdüren Hayat ağacı ise rotanın bitiş noktasında yer alıyor. Parkur boyunca Görsel şölen İrem bağlarıyla birlikte Kasımtığı kaya mezarları, Taş devri mağaraları, Hazine tepe, Tarihi Kültepe, Galatepe gibi birçok uygarlığa ait kalıntıları inceleyebilirsiniz. Doğa, tarih ve kültürün bir arada sergilendiği bu rota doğal güzellikleri bakımından Türkiyenin en zengin treking rotalarının başında geliyor. 2022 yılında Melekli Ata Ocağı’nın katkılarıyla turizme açılan rota son zamanlar bisiklet ve fotoğraf düşkünlerinin en çok ziyeret ettikleri yerler arasında.
melekli beldesi kültepe mevkiinde çıkarılan bir obsidyen
Obsidyen, volkan camı (ya da obsidiyen), doğal yollarla oluşan volkanik kökenli bir cam türüdür. Lavın hızlıca soğuması ve kristalleşmeye yetecek kadar zaman geçmeden donmasıyla oluşur. Genellikle felsik lav akıntılarının, soğumanın hızlı olduğu kenar bölümlerinde bulunur. Kristal yapıda olmadığından, keskin kıyıları moleküler inceliğe ulaşabilir. Bu özelliğinden ötürü eski çağlarda ok ucu olarak kullanılmış, günümüzde ise cerrahların kullandığı neşterlerin kesici kısımlarında kullanılmaktadır.Hali hazırda obsidyene cam haline gelmesi için 2 etken vardır.
Coşkun Oluz: "Azerbaycan`ın olmadığı yerde Türkiye, Türkiye`nin de olmadığı yerde Azerbaycan vardır" - bu bizlerin şiarıdır."
Iğdır Ata Ocağı Kültür Sanat Sokağı'nı oluşturan kişi, kendisini Azerbaycan kültürünü yaymakla mükellef bilen gönül insan Coşkun Oluzla assasmedya bir söyleşi gerceklestirdi.
Coşkun bey, Iğdır`da böyle bir kültür sanat sokağı nasıl oluştu?
-
Melekli beldesinde Babadan kalma evimiz yapı olarak Azerbaycan Türk Kültürü mimarisine özgün Balahana dediğimiz bir mimari özellik taşıyordu, Balahana evlerine bu coğrafyada sıkça rastlamanız mümkündür. Bende babadan kalma bu yöresel ev yada bir diğer adıyla ocak sönmesin diye geçmişten günümüze millet olarak nasıl bir varoluş sergilemişiz, hangi elbiseleri giymişiz tarımda ve mutfakta neleri kulanmışız, Iğdır’ın halk kültürünün sergilendiği , bir etnografya müzesi haline getirdim ve isminide Ata ocağı kültür ve sanat evi koydum, biliyorsunuz ata ocağı oğuz kültüründe ayrı bir özellik taşır, Ayrıca evin bahçesinde hobi olarak yaptığım biblo ve heykel sanatıyla uğraşmak için bir atölye inşaa ettim bu atölyede ,Azerbaycan Türk tarihinde adı geçen bir çok Türk hükümdarının biblo ve heykelerini yapmaya başladım, yaptığımız sanatsal çalışmalar zamanla sanatseverlerin ilgisini çekti ve burası sıkça ziyaret edilmeye başlandı, yine Ata ocağına paralel cadde üzerinde doğasever arkadaşlarla bir gezi parkuru oluşturduk, (Nuh’un İzinde Gezi Parkuru) irem bağlarına giden bu gezi parkuru zamanla doğaseverlerin bisikletli gezi, atlı safari ve doğa yürüyüşü yapmaları için en ideal yerlerden biri oldu. Ata ocağını sık sık ziyaret eden doğa ve sanat severler bu sokağın bir sanat sokağı olabileceğini bizlerle paylaştılar bizde hemen işe koyulduk. Ata ocağının bulunduğu sokak sanat severler tarafından kültür ve sanat sokağı olarak ilan edildi, sokakta yaptığımız gönüllü çalışmaları sosyal medyada paylaşınca doğa ve sanata ilgisi olan insanların dikkatini çekti ve onlarda gönüllü olarak gelip bizlerle birlikte sokağğın güzelleşmesi için çalıştılar. Sokakta yaptığımız resim çalışmalarında Türk kültürünün izlerini taşıyan motif ve desenlere özellikle özen gösteriyoruz. Özen gösterdiğimiz bir diğer konuda sokağın doğallığının asla bozulmamasına büyük özen gösteriyoruz. Sokağın bir diğer özelliğide başta Tebriz, Bakü olmak üzere doğu karadeniz Akdeni ve iç anadolu olmak üzere çeşitli yerlerden evlenerek burya gelin olarak gelenlerin sayısının çok olmasıdır, bu demektirki burada ayrı bir mutfak kültürü ayrı bir nevruz kültürü oluşmuştur, buda sokağımızın zenginliklerinden birisidir.
- Peki, toplum nasıl karşıladı bu projeyi?
-Sokağımızı sanat sokağına dönüştürtükten sonra sokağımızda bulunan herkes hemen benimsedi ve sokak sakinlariyle aldığımız kararda tüm sokak duvarları beyaza boyandı kapı pencereler ise açık maviye, yani sokağımızın sembol rengi mavi beyaz oldu. Yine sokak sakinleriyle aldığımız kararda herkes evinin bahçe duvarlarını sarmaşık güllerle donatacaktı bunuda herkes severek yaptı. Daha sonra herkes evinde ne yetiştiriyor veya üretiyorsa mesela kaysı suyu, keçi sütü, salça, pekmez, erişte, bahçe ürünleri lavaş doğal köy yumurtası ve tavuğu gibi ürünler eski tahtalara yazılarak bahçe duvarlarına asıldı. Şu an doğal köy ürünlerinin satıldığı bir Pazar haline dönüşmeye başladı burası. Bu tür sokaklara genelde ege tarafında rastlamanız mümkündür fakat doğuda bu sokak bir ilk olarak yapıldı ve ığdır merkez ve il dışından yapılan ziyaretçi sayısı her geçen gün artıyor. Şu an mahalle sakinleri oldukça memnun.
- Gelen misafirlerin en çok ilgilendikleri, en çok sevdikleri nelerdir?
-Sokağımıza gelen misafirlerin en çok ilgi gösterdikleri şey Ata ocağında bulunan Iğdır başta olmak üzere Nahçivan, İran ve Anadolu coğrafyasını kapsayan kitapların bulunduğu kent arşivi, Yine Ata ocağında bulunan yöresel kafkas elbiselerini giyip Sokak sakinlerinden bir at temin edip fotoğraf çektirmeleri ve sokata mahalle sakinlerince üretilen bahçe doğal bahçe ürünlerinden almaları.
-İleriye yönelik daha neler var aklınızda?
- Yaptığımız gönüllü çalışmaların zaman zaman projelendirip ilgili kurum ve kişilere sunarız. Mesela ığdır’da Haydar Aliyev adına bir parkın ve büstün olmasını proje taslağıyla birlikte dönemin ığdır belediye başkanına sundum kabul gördü şu an Iğdır’da böyle bir park var, bu projeyi belediye başkanına sunduğumuzda yerel ve ulusal basında çıkmıştı haber gazete arşivlerimizde mevcuttur şuan. yine Iğdır’ın üç ülkeye komşu olması özelliğini göz önünde bulundurarak merkezde bir arsası olan vatandaşa Iğdır Nahcivan Tebriz adına bir Pazar kurulması gerektiğini söyledik oda uygun gördü birlikte böyle bir Pazar oluşturduk halen ığdır’a hizmet vermektedir, Ağrı Dağının turizme açılması için valilik ve Türkiye dağcılık federasyonuyla bir çalışma yaptık şu an Iğdır’da dağcılık sporuyla ilgilenen bir çok gencimiz var, birlikte kurduğumuz Akud kulübü ile İranlı turizm şirketleriyle bir anlaşma yaptık ve o şirketler halen Iğdır’a tur getirmektedirler, Melekli beldesinde Melekli halkıyla birlikte neredeyse kaybolmaya yüz tutmuş kültürümüz olan Nevruz şenliklerini yeniden canlandırarak Melekli’de bir marka haline getirdik. Ayrıca yine sanat sokağına paralel yaptığımız Nuhun İzinde gezi Parkurunun bitiminde bulunan Kültepe üzerinden Ağrı Dağı korhan yaylasına giden eski ipek yolunu harekete geçirip Ağrı dağına çıkışlar için yeni bir rota oluşturmayı hedefliyoruz burada gönüllü doğa severlerle bir takım çalışmalar yaptık, ileride projeyi tamamlayacağız, benim temennim bu çalışmalarımızı ilgili kurumlar yakın bir zamanda projelendirip hayata geçirsinler o zaman Iğdır turizmde bölgede marka bir şehir olarak adından söz ettirir.
- Azerbaycan`a söylemek istediğiniz neler var?
- Şu ana kadar yaptığımız tüm çalışmalarda Azerbaycan Türk kültürünü hep ön planda tuttuk, merhum Haydar Aliyevin “ Biz bir millet iki devletiz” sözünü hep kendimize ilke edindik, yaptığımız tüm çalışmalarda Türkiye ve Azerbaycanı hep bir bütün olarak gördük, ve dili bir kültürü bir yolu bir bu ikiz ülkeyi hep eşit olarak işledik, bundan sonrada bu şekil devam edeceğiz. Dünyanında kabul ettiği gibi Azerbaycanın olmadığı yerde Türkiye vardır, Türkiyeninde olmadığı yerde Azerbaycan vardır bu bizlerin şiarıdır.
Söyleşi: Oktay Hacımusalı
Kaynak: https://asasmedya.info/news/culture
Coşkun Oluz Kimdir?
Hayatı ve Çalışmaları
Doğum ve Eğitim:
- 1970 yılında Iğdır'da doğdu.
- İlk, orta, lise ve yüksekokul eğitimini Iğdır'da tamamladı.
Kariyer:
- 1994 yılında Rize'de kamu görevlisi olarak göreve başladı.
- 1998 yılında sürücü kursu işletmeciliği yaptı.
- 2000-2018 yılları arasında güneş enerji sistemleri üzerine ticaret yaptı.
Kültürel ve Sosyal Çalışmalar:
- 1999 yılında Iğdır Melekli Türk Kültür Otağını kurdu.
- 1998-1999 yıllarında "Güneşin doğduğu kent Iğdır" adlı kitabını yazdı.
- 2001 yılında Iğdır Akud Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübünü kurdu.
- 2002-2009 yıllarında Türkiye Dağcılık Federasyonu (TDF) il temsilcisi olarak Ağrı Dağı'nın kuzey rotasının dağcılık turizmine açılması çalışmalarını yürüttü.
- 2005-2006 yıllarında Iğdır Tuzluca Kelekli köyü ve Iğdır Erhacı köyünde dağcılık yaz temel eğitim ve kaya tırmanışı eğitim kurslarının açılmasını sağladı.
- 2004-2011 yıllarında Türkiye Dağcılık Federasyonu Iğdır İl Temsilcisi olarak görev yaptı.
- 2005 yılında Iğdır Nahcivan Dostluk Festivali'nin geleneksel olarak yapılması için Iğdır Valiliğine müracaatta bulunarak festivalin düzenlenmesinde komisyon üyesi seçildi.
- 2007 yılında uluslararası Ağrı Dağı Zafer Tırmanışı'nda Avrupalı dağcılarla birlikte Azerbaycan Cumhuriyeti'nin umum lideri Haydar Aliyev ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün posterlerini Ağrı Dağı zirvesine taşıyarak birçok ulusal gazetenin haber manşeti oldu.
- 2007 yılında Iğdır Akud ekibi ve Iğdır Şehriyar Dostluk Grubu üyeleriyle birlikte hazırladığı Iğdır’da Haydar Aliyev Parkı projesini dönemin belediye başkanı Nurettin Aras'a sundu.
- 2007 yılında Iğdır Karakoyunlu Babek Mağarasının bölge turizmine kazandırılmasını sağladı.
- 2008 yılında Erhacı köyündeki tarihi mezarlığın bölge turizmine kazandırılması çalışmaları yaptı.
- Ağrı Dağı kuzey çıkış rotaları çalışmaları ve kamp alanları projeleri üzerinde çalıştı.
- 2009 yılında Iğdır tanıtım broşürünü hazırladı.
- 2008 yılında Iğdır Ata Ocağı ve yöresel Iğdır hayat (bahçe) evleri makalelerini yayınladı.
- 2008 yılında yöresel Iğdır evleri olan Ata Ocaklarının kurulmasını sağladı.
- Melekli Sanat Sokağının Iğdır turizmine kazandırılmasını sağladı.
- 2008-2012 yıllarında beş adet yöresel heykel yaparak Iğdır Melekli Sanat Sokağı'na yerleştirdi.
- Iğdır Gödekli köyünde Akkoyunlu İbrahim Gödekli kümbetinin tarihçesini araştırarak hazırladı ve turizme kazandırdı.
- 2008 yılında Iğdır İrem bağlarının turizme kazandırılması çalışmalarını yürüttü.
- 2009-2024 yılları arasında Iğdır turizmine yönelik birçok makale yazdı.
- 2009-2024 yılları arasında Iğdır mitolojilerini yerel halktan ve çevre ülkelerden derleme çalışması yaptı.
- Iğdır Zümrüdü Anka ve Nuhun izinde yürüyüş parkurunu doğa turizmine kazandırdı.
- 2010-2018 yılları arasında Geleneksel Melekli Nevruz Şenlikleri Festivali organizasyonlarını düzenledi.
- 2018 yılında Melekli Akkoyunlu açık hava müzesini turizme kazandırdı.
- Iğdır'da Akkoyunlular döneminden kalma koç başlı heykellerin üretilerek yeniden hayata geçirilmesini sağladı.
- Iğdır'ın tüm köylerinde Azerbaycan ve Türkiye bayraklarıyla birlikte "Bir Millet, İki Devlet" yazısının duvarlara resmedilmesi projesini başlattı (proje devam ediyor).
- Evrenin Dili Nevruz – Sırtını Ağrı Dağına yaslayan Şehir Iğdır adlı kitap çalışmaları (henüz yayımlanmadı)