NEVRUZ BAYRAMI
Ayrıca Nevruz; geniş bir coğrafyaya yayılan Türklerle birlikte aynı coğrafyada yaşayan farklı milletler tarafındanda çeşitli mitolojik ve efsanevi unsurlarla örülüp ortak bir kültür öğesi haline getirilerek kutlanan bir bahar bayramıdır. Türklerle birlikte aynı coğrafyada bulunan diğer milletlercede kutlanan Nevruz’un özünde, baharla başlayan yeni bir yılın tazeliği ve heyecanı vardır.
Adriyatik’ten Çin seddine kadar uzanan büyük bir coğrafyada Nevruz, insanları birbirine kenetleyen, birlik ve beraberliği pekiştiren bir gündür. Türk kültüründen kaynaklanan Nevruz bayramı, her yönüyle Türk gelenek ve görenekleriyle zenginleşmiş ve temeli beş bin yıllık tarihine dayalı milli bir bayramdır. Türkler, bu takvim değişikliğini toprağın uyandığı gün ile özdeşleştirmiştir. Nevruz Başta Türkler olmak üzere Afganlar, Arnavutlar, Farslar, Gürcüler, Kürtler, Zazalar ve balkanların büyük bir bölümünde kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı olarak adlandırılır.
Aynı topluluklarda bir doğa var oluş, diriliş, yeniden yapılanma ve tabiat bayramı olarak nitelendirilen Nevruz Bahar bayramı, İl dönümü, Yılbaşı, Sultan Nevruz, Noruz, Sultan Mevriz , Mart dokuzu gibi çeşitli isimlerle kutlamaktadır. Kısacası Nevruz; tüm Asya, Anadolu, Kafkasya, Ortadoğu, halklarınca mitolojik destan ve efsanelerle süslenmiş ve çeşitli kültür ortamlarında biraz farklı bir içeriğe sahip olsa bile sonuçta yine yeniliği başlangıcı temsil etmektedir. Bu nedenle Nevruz’u geniş bir coğrafyada yaşayan çeşitli toplulukların ortak kültür öğesi ve ulusal kaynaşma vasıtası olarak özetleyebiliriz.
-2010'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir. 28 Eylül - 2 Ekim 2009 arasında Abu Dhabi'de hükümetler arası toplanan Birleşmiş Milletler Manevi Kültür Mirası Koruma Kurulu, Nevruzu Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi 'ne dahil etmiştir. 2010'dan başlayarak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 21 Mart'ı "Dünya Nevruz Bayramı" olarak kabul etmektedir.
BİLİMSEL AÇIDAN NEVRUZ: Güneş yıllık zahiri hareketlerizamanı, Mart ayının yirmibirinde (bazen yirmisinde) ekvatoru keserek, dünyanın güney yarımküresinden kuzey yarımküresine geçer. Bu zamanda güneş tam ekvatorda olduğundan, her yerde gece ile gündüz eşitlenir, yer yüzünün kuzey yarımküresinde ekonomik bahar başlar. Buna göre de güneşin Mart ayının 21’de ekvatoru kestiği noktaya, yaz beraberliği noktası denir. Bu nedenle eski çağlarda Asya ve Orta doğuda kullanılan 12 hayvanlı takvime göre nevruz (21 mart) yılbaşına (il dönümü) denk gelmektedir.
IĞDIRDA NEVRUZ KUTLAMALARI:
Nevruz Bayramı halkımıza büyük bir manevi güç olduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Çünkü bayram arifesinde son çarşamba günü herkes kötü söz orucuna girmiştir. Bu günde kimse kötü bir söz söyleyemez, dedikodu yapamaz, evlerde, bahçelerde, balkonlarda hep iyi şeylerden bahsedilir. Allah dergahında samimiyetle dua edilir, arzular, istekler dile getirilir. Buradaki amaç kapıdan, pencereden, perde arksından kulak falına çıkan komşuların, yürek açan sözler hayır bereket arzusu ve Allah kelamı duyması içindir. Buradanda anlaşılacağı gibi yöremizde kutlanan bu güzel bayramda yalnızca insanlar kendi ailelerini değil başkalarını da kapsıyor, önemsiyor ve onlarında huzur ve refahını arzuluyor. Böylece Nevruz’un hem insani hemde çok soylu bir bayram olduğu ortaya çıkıyor. Iğdır yöresinde Nevruzla ilgili inançların temelinde tüm diğer topluluklardada olduğu gibi Toprağa olan sevgi ve tarımsal iş gücüne karşı duyulan isteğin yanı sıra bolluğa ve refaha kavuşmanın sadece alın teriyle sağlanabileceği düşüncesi vardır.
-Nevruz, genel anlamda bir “doğa bayramı” dır. Baharın başlangıcıdır, hem insanın hem de doğadaki tüm canlıların yeniden kıpırdanış ve tazelenmesidir. Toprağın nefes alması ve mahsulün bolluğu dileğidir. Bu nedenle, her şeyi ile toprağa bağlı olarak yaşayan eski toplumlar, daha çok verim alabilmek, daha çok mutlu olabilmek için, doğanın yenilendiği günü bayram kabul ederek, çeşitli geleneksel etkinliklerle kutlamaktadırlar.
IĞDIRDA NEVRUZ KUTLAMA AŞAMALARI:
Iğdır’da Nevruz kutlamaları genelde 21 mart öncesi 20 gün önceden başlar ve 7 aşamadan oluşur.
ayrıca bahçelerde geçen zor kıştan arta kalan çalı çırpılar yakılarak (alev alev) ateş üzerinden atlanır.
Buradaki amaç ev halkının yapılan çevre ve düşünce temizliğiyle geçmişte yaşanan bir takım sıkıntıların geride bırakılarak ateşte yanması düşüncesi vardır.
2- KÖTÜ SÖZ ORUCU: Iğdır ve çevresinde her yıl 21 Mart bahar bayramı yedi aşamadan oluşur ve bu aşamalrdan ikinciside kötü söz orucu aşamasıdır. Her yıl Şubat ayının son çarşambasında birinci aşama olan ‘’Genel Çevre Temizliği’’ yapıldıktan sonra kötü söz orucuna girilmiş olur.
Yörede 21 Mart eski 12 hayvanlı Türk takvimine göre yılbaşına girmeden önce 1 Mart itibariyle kimse kötü söz söyleyemez, dedikodu yapamaz, evlerde, bahçelerde, balkonlarda hep iyi şeylerden bahsedilir. Allah dergahında samimiyetle dua edilir, bu ayda kötü söz konuşmak, küfür, dedikodu, bilmediğin konu hakkında yorum yapmak günah sayılmakla birlikte Nevruz geleneğinede ters düşmektedir.
BURADAKİ AMAÇ; Geçmişte yaşanan bir takım olaylar unutulsun, dargınlıklar eski yılda bırakılsın, yeni yıla temiz kalp, sağlam düşünce ile girme temennisidir. ayrıca kapıdan, pencereden, perde arksından kulak falına çıkan komşuların, yürek açan sözler, hayır bereket arzusu ve Allah kelamı duyması içindir. Buradanda anlaşılacağı gibi asırlardan beri yöremizde kutlanan bu Nevruz geleneğinde insanlar yalnızca kendi ailelerininin değil, başkalarını da huzur ve refahını arzuluyor. Nevruzla birlikte her yıl kaybettiklerimizden daha çok kazanacağımıza ilişkin güçlü bir umut vardır artık.
3.AŞAMA ÖLÜLER BAYRAMI: Ölüm, toplumu yeniden inşa eden ve kollektif bağları güçlendiren bir süreç olarak kabul edilmektedir. Ölüm ve toplum ilişkisini gösteren temel kavram; soy bağını yaşatması ve atalar kültünü yansıtması bakımından topluluklar için kimliksel ve kültürel bir bellektir.
Iğdır’da Nevruz kutlamaları, 1 Mart itibariyle başlar 21 Mart’a kadar devam eder, Kutlamalar Genel Çevre Temizliği, Kötü söz orucu, Ölüler bayramı, Yaşlı ve Hastaları ziyaret, Çocuklar bayramı, Gençler bayramı ve Büyük şenlik olmak üzere 7 aşamadan oluşmaktadır. Bu etkinliklerden biriside ölüler bayramıdır.
Iğdırda yüzlerce yıldır yaşatılan bu gelenek, her yıl 21 Mart Nevruz öncesi yapılmaktadır. Yakın köyler arasında evlilik nedeniyle kendi köyünden kocasının köyüne yerleşen kadınların, babalarının köylerindeki ayinlere de katılabilmeleri için, din alimleri, aksakallar ve muhtarlar tarafından 21 marta en yakın salı ve perşembe günleri ölüler bayramı olarak tayin edilir.
Ölüler bayramına girmeden birkaç gün önce yöre halkınca tüm mezarlıklarda tahrip olan mezarlar onarılmış, bayram günü dikilmek üzere yeni fidanların yerleri hazırlanmış ve tüm mezarlıklarda genel çevre temizliği yapılmış olur.
Yöre halkı Belirlenen günde topluca mezarlıklar kapısında buluşurlar. din alimleri ve aksakallar öncülüğünde duaların okunmasıyla birlikte herkes topluca mezarlığa girer ve etkinlik başlamış olur.
Etkinlikte mezarlar üzerine yeni çiçekler ekilir, tozlanan mezar taşları yıkanır, dualar okunur ve evlerde hazırlanan helva, govut tatlısı, semeni tatlısı, şeker ve yedi levin payı gibi yiyecekler halka dağıtılmak üzere kabir üstlerine bırakılır.
Ölüler bayramının en dikkat çekici özelliklerinden biriside mezarlıkta kendi ölen yakınlarına dualar okuyan kimselerin ailece diğer komşu mezarlarla birlikte kimsesiz olan mezarlarıda ziyaret etmesi ve hatta küsülü olduğu kişiler varsa onlarında yakınlarının mezarlarına giderek dualar okumasıdır.
Ölüler bayramında, ölen kimsenin adına evlerde yeşertilen semenilerdende mezarlar üzerine bırakılması, kuşlar için yem ve su bırakılması, güler yüzlü olmaya dikkat edilmesi, Ölen kimsenin söylediği güzel sözlerin veya şiirlerin hatırlanarak yakınları tarafından mezarı başında tekrar edilmesi, en önemli ritüeller arasındadır.
“Buradaki amaç; Yöre halkı büyük bir bayram şenliğine girecektir bayram öncesi ölen yakınlarının gönlünü almak, onları bu sevince dahil etmek ve burada da bir bayram havası estirilmesi düşüncesi vardır.
Nevruz kutlamalarında önemli bir yeri olan bu gelenek, eski Türklerdeki yuğ törenlerinin izlerini taşımakta ve bu geleneğin devamı niteliğindedir. Tarihte ölümü bile ölümsüzlüğe terfi olarak gören Türklerde ruhların yaşamaya devam ettiğine inanılmakla birlikte, büyüklere, yaşlılara, özellikle baba ve atalara karşı duyulan ilgi ve yakınlıktan kaynaklı Atalar kültünün önemli bir parçası olarak sayılmaktadır
Yurtdışında ve büyük şehirlerde yaşayan Iğdırlı’lar Nevruz kutlamaları çerçevesinde ölüler bayramı ile kendilerine has kıldıkları özellikleri birer kimlik öğesi hâline getirerek kültürel belleklerini hep canlı tutmuşlardır. Bunun yanısıra büyükşehirlerde yaşayan farklı kültürlere sahip insanlarda ığdır’a gelerek bu törene katılırlar.
KARA BAYRAM: Nevruz bayramına girmeden önce yakınlarını kaybeden ailelerin ilk bayramı Iğdırda Kara bayram olarak adlandırılmaktadır. Bu gelenek sadece aynı yıl içinde yakınlarını kaybeden aileleri kapsar.
Yöre halkı büyük bir bayrama girme hazırlığı içerisindedir fakat aynı yıl içerisinde herhangi bir yakınını kaybeden ailelerin evlerinde bir hüzün vardır onlarında moral seviyelerini yükseltmek için acısı olan aileler topluca tek tek ziyaret edilir, acıları paylaşılarak küçültülmeye çalışılır.
Yakınlarını kaybeden aileler ise Kara bayramı münasebetiyle evlerde yemekler hazırlayarak ihsanlar dağıtırlar. Yapılan yemeklerde genellikle ölen kişinin sevdiği yemekler tercih edilir, masa üzerine kişiye ait resim konulur ve mecliste o kişinin yaptığı güzel işler ve güzel sözlerden bahsedilir.
Uygur Türklerinde, Kırım Türklerinde, Kumuklarda, Avarlarda, Nogaylarda, Azerbaycan Türklerinde ve Türkiye’de halen devam eden bu gelenekte ölen kişinin ruhunu huzura kavuşturmayı amaçlayan çeşitli yiyecekler ve ikramlar dağıtılmaktadır. Kökleri eski Türklere dayanan bu gelenek islam dairesine girince içerik aynı kalmış fakat icra ve ritüeller bakımından sadece kabukta değişimler göstermiştir.
5. AŞAMA ÇOCUKLARA AYRILMIŞTIR: Çocuk Bayramı aşamasıdır. bu bayramda çocuklara özel bir gün ayrılarak çocuklarda bayram şenliğine dahil edilir, ogünde çocuklara ayrı ilgi, güler yüz gösterilerek konu komşu ve ev halkı büyüklerince çocuklara kırmızı yumurtalar ve (bayramçalık) hediyeler verilir, yoksul ve yetim çocuklar sevindirilir,
7. Aşama (yedi nevi) Genel bayram aşamasıdır: bayram öncesi çevre temizliği yapılmış, küsler barıştırılmış, yakınlarını kaybedenlerin acıları paylaşılmış, sıkıntıları giderilmiş, hasta olanların moral seviyeleri yükseltilmiş, çocuklar ve gençler sevindirilmiş, yeni evliler mükâfatlandırılmış ve tüm yöre halkının bayrama yüksek moral ve sevinçle girmesi sağlanmıştır.
Yörede bayram havası ile birlikte evlerden şenlik sesleri yükselmeye başlamıştır. uzakta olanlar ata evlerine dönmüştür. hasretlikler giderilmiş ve ev büyüğü tarafından hazırlanan yedi çeşit hediye (yeddi nevi) 21 mart gecesi ev halkına ayrı ayrı sunulur. ve üç gün boyunca aileler arasında karşılıklı ziyaretlerin devam etmesi dostluk ilişkilerinin güçlendirilmesi ve toplu kır gezilerinden sonra bayram sona erer.
- Artık şenlikler etkinlikler bitmiş baharla birlikte ortaklıklar konuşularak anlaşmalar sağlanmış ve tüm yöre halkı tabiata açılarak toprağını işlemeye başlar.
NEVRUZ GELENEKLERİ
Nevruz geleneği ve bu geleneği oluşturan folklorik unsurlar, halkbilimi çalışmalarında oldukça önemli bir yer tutar. Bayramların kutlama şekilleri, sergilenen seyirlik oyunlar, halkın ferdî beceri ve yeteneklerinin gösterildiği güreş, at binme ve kılıç oyunları ile, koç ve boğa dövüştürme, boyalı yumurta tokuşturma, Topaç, Misket, Ceviz oyunları, halk şairlerinin atışma ve yarışmaları, genç kız ve erkeklerin mâni atışmaları vb. Nevruz geleneğinin önemli halk kültürü unsurlarındandır.
Iğdır Yöreside Godu-Godu oyunu: Iğdır’da Nevruz bayramı kutlamaları çerçevesinde yapılan bir gelenektir. Yapılan etkinlikte soğuk kış günlerinin geride kalması ve baharın bir an önce gelmesini arzulayan yöre halkı oynadıkları oyun ve okudukları şiirler’le sıcaklığa olan arzularını dile getirirler. Iğdır’da asırlardan beri yaşatılan bu gelenek eski orta asya Türk’lerinde olduğu gibi Güneş’i çağırma olarak’ta adlandırmaktadır.
Yapılan etkinlikte bir ağaç parçası renkli bezlerle süslenerek kukla haline getirilir, bu kukla özel kıyafeti ve maskesi olan kişi tarafından bir gurupla birlikte köy içerisinde kapı kapı dolaştırılmaya başlar, töreni idare eden kişi herhangi bir evin kapısı önünde durarak şiir ve türküler okumaya başlar, Godu-godu tarafından okunan şiir ve türküler genellikle güneş, ateş ve baharla ilgili dörtlüklerdir, ev sahibi güneşi çağıran Godu-godu ekibine hediyeler vererek onları uğurlar. Godu- godu ise aldığı hediyeler karşısında ev sahibine küçük bir semeni hediye eder. Ev sahibi tarafından verilen hediyeler ise genellikle Yedi levin olarak adlandırılan yerli malı meyve, yumurta ve çerezlerden oluşmaktadır. Godu-godu oyununda okunan şiirler genellikle şöyledir.
Godu Godu’yu gördünmü
Godu’ya salam verdin mi?
Godu buradan geçende
Kırmızı günü gördün mü?
Göyçeliye gedirdim,
İt baldırımı daladı,
Yağ verin yağlamağa,
İp verin bağlamağa,
Verenin oğlu olsun,
Vermeyenin gızı olsun.
Yağ verin yağlamağa, bal verin ballamağa
Godu gülmek istiyor, goymayın ağlamağa
Utuya gaymak gerek,
Kaplara yaymak gerek
Godu gün çıkarmazsa,
Goduyu yakmak gerek
GODU HAN:
Yapılan etkinlikte erkekler yüksek tepelere toplanıp ateş yakarlar, ateşin etrafında dairevi dönüşlerle oyunlar oynayarak güneşin doğmasını beklerler, güneşin doğuşunu selamlayan gençler oyunlarla birlikte Godu han şiirlerini okurlar, tören sonrası gençler yakılan ateşten kendi evlerindeki ocakları yakmak için birer parça köz alarak evlerine dönerler.
Bu geleneyin uygulanmasında ise şu şiirler okunmaktadır.
Özü al Godu Han, Godu Han Göy Han’dır,
Godu Han Dağ Han’dır, Godu Han ağ Han’dır.
Sözü bal Godu Han, Özü al Godu Han.
Godu al günümüz, Godu ses ünümüz,
Godu yaz gülüdü, Godu al dillidi,
Sözü bal Godu Han, Özü al Godu Han.
Godu Han, Godu Han,
Söndürme odu Han,
At üstde yat getir,
Ulusa od getir
Hahışta Oyunu (Eğrilce): Iğdır yöresinde eskiden “Bahara alkış” olarakta adlandırılan bu gelenek Nevruz Bayramı öncesi kızlar arasında oynanan bir oyundu. Kızlar bayram öncesi genellikler bir su kenarı yada geniş bir bahçede toplanarak sofralar kurarlar, sofra genellikle yedilevin denilen meyve çerez çay ve tatlılardan oluşur, kurulan sofrada et olmamasına dikkat edilir.
İki gruba ayrılan kızlar karşı karşıya dizilirler ve sıra ile mani okumaya başlarlar, mani okumayan kızlar ise alkış tutarlar. Karşılıklı maniler okuyan iki gurup beli bir aradan sonra yer değiştirerek mani okumaya devam ederler. Hahışta; Kadın ve kızların, hem toprak ana’nın uyanışını ve hem de kendilerini toprak Ana’nın doğurucu gücüyle özdeşleştirilen türkü ve manilerle oynadıkları bir oyundur. Yöresel İnanışa göre doğum dişilerin olayıdır, Toprak Ana’nın yeniden uyanışı kadınlar tarafından bir doğum olarak sayılmakta ve bu nedenle kutlandığı bilinmektedir. Hahışta oyununda kızlar tarafından söylenen maniler genellikle aşk, sevgi ve dostluk üzerinedir.
Hahışta bir guş idi,
Bağçada gonmuş idi,
Şah oğlu görmüş idi
Ok ile vurmuş idi.
Goşadı eyvanımız,
Sen ordan çıh men buradan
Kor olsun düşmanımız.
Vérdim anam sahladı,
Eziz gün eziz gece
Yar meni gabağladı.
Südü verir şişeden,
Bacı, bir yar sevmişem,
Bığları benövşeden.
Araz üste buz üste,
Kabab yanar köz üste,
Oğlanı derd öldürer,
Bir alagöz gız üste.
Hara goyum başımı?
Meni sene vermezler,
Tökme gözün yaşını.
Oraġ getir gül biçeg,
Gardaşa gız seçmişem,
Alagöz, gara birçek.
Yere düşer hal hal olur,
Bize niye gelmirsen? (hep birlikte)
Seni seven birhal olur,
kaynak: C.O Melekli Ata Ocağı
-----------------------------------------------------------
Beyaz elbiseli Kış Kosa’sı oynamak için girdiği evde inatçı ve bilgisiz oyunlarıyla dikatti çeker, Yaz Kosa’sı ise daha bilgili, daha yapıcı, aklıselim davranışları ve ilmi, edebi sözleriyle meşhurdur. Yaz Kosası, Kış Kosa’sını girdiği evden çıkarmak için ikna etmeye çalışır. Kış Kosa’sı Yaz Kosasının tüm gayret ve çabalarına rağmen evden çıkmamak için büyük mücadele verir, yorulunca evden çıkmak yerine kendini yere atarak uyumak ister. bu kez iğne ile uyandırılan Kış kosa’sı Yaz Kosasının İlmi sözlerinden ikna olur ve evden çıkmayı kabul eder.
Yaz Kosası’nın Kış Kosası’na söylediği sözler şöyledir.
Sen ne yamansan ay Kosa
Laftan anlamazsan ay Kosa
Önümüz yazdı sende bilirsen
Az galıptı ömrüne
Eriyip suya dönesen
Ağıp çayalara gidesen
Sen gel abırınla çığ get bu evden, seneye başımız üste gene yerin var der.
Soğuğun ve kıtlığın temsilcisi Kış Kosa’sı, Bolluk ve bereketin temsilcisi Yaz kosasının bu ilmi sözlerinin karşısında ikna olur ve evden çıkmayı kabul eder. Yaz ile Kış’ın savaşıın sonucunda Yaz galip gelmiştir artık. Tıpkı ilim ile cehaletin savaşında, zorda olsa İlmin her zaman galip geldiği gibi.
Kış Kosa’sının evden çıkması yöre halkı tarafından büyük sevinçle karşılanır, o evden Kış kosasıyla birlikte kıtlığın temsilcisi Kış’ın da çıktığına inanılır ve Kosa ekibine hediyeler vererek güler yüzle evden uğurlarlar.
Kosa oyununda okunan bir başka mani ise şöyledir.
Nevruz-nevruz bahara,
Güllər-güllər nahara.
Bağçanızda gül olsun,
Gül üste bülbül olsun
Yörede Kosa ekibi kimin evine girse o eve bereket girer ve yıll boyunca eskik olmaz inancı yaygındır.
SEMENİ: Nevruz’un en önemli sembollerinden biri sayılan Semeni buğday, arpa. mercimek, mısır, nohut vb gibi tahılların bir çanakta nevruz öncesi yeşillendirilmesiyle yapıllır. Baharın tez gelmesini arzulayan yöre halkı Nevruz öncesi çeşitli tahıl tohumlarını yeşerterek evlerinde sokaklarda sergilerler ve böylece baharın çabuk geleceğine inanırlar. Semeni Yeniden doğuşu yeşilliği, doğayı, bolluğu, bereketi ve baharı temsil etmektedir.
SUYA YÜZÜK SALMAK: Su dolu olan kap içine kime ait oldukları belli olan yüzükler atılır. Bu yüzükler görevlendirilen biri tarafından sudan çıkarılırken bir taraftan da maniler okunur. Her maninin kendisine özgü bir manası mevcuttur. Sudan çıkarılan yüzük sahibini temsil eder. O anda okunan mani de o kişiye ait sırları ele vereceğinden yapılan etkinlik daha çekici, zevkli ve eğlenceli bir ortam meydana getirir.
BAYRAMÇALIK: Çocukların evleri dolaşarak yedi levinden ve yumurtalardan haklarını almalarıdır. Çocuklara özellikle yörede yetişen ve üretilen şeker, helva, yumurta, ve çerezden oluşan Yeddi Nevi den paylar verilerek sevindirilir. Üzerlik ve iğde ağacından muncuk nazarlık yapılır, çocukların boynuna asılır.
KIR GEZİLERİ: Iğdır’da nevruz sonrası Toplu şekilde kırlara çıkılarak piknik ve eğlenceler düzenlenir, ayrıca tarlaların kiminle ve neler ekileceğine karar verilir,
İĞNE OYNATMA FALI: Iğdır’ da genç kızlar bir evde toplanırlar. Hiç konuşmadan bir çeşmeye giderek su getirirler. Suyu derince bir leğenin içine dökerler. İki iğnenin ucuna iplik ve pamuk sarıp her birini leğenin bir tarafından suya bırakırlar. İki sevgiliyi temsil eden iğneler birbirine yaklaşırsa sevgililerin kavuşacağına uzaklaşırsa kavuşamayacağına inanılır.
KULAK ASMA FALI; Yeddi Levin gecesi aynı zamanda kapıların dinlendiği gecedir. Genç kız ve erkekler genelde akşamları komşu evleri dinler duydukları sözlere yorumlar yaparak gelecekleri hakkında fikir yürütürler. Buna halk arasında “gapı pusmak” veya “kulak asmak” denilir. Bu iş yapılırken bir niyet tutulur ve yakın komşuların evi gizlice dinlenilir. Evde konuşulanlar eğer olumlu sözler ise tuttukları niyetlerinin yerine geleceğine inanılır. Yeddi-Levin yapıldığı akşamlar özellikle çok olumlu sözler ve güzel konuşmalar yapılamasına dikkat edilir.
MENDİL ATMA; o gün komşu evler kapılarını kilitlemezler yine gençler kapıdan içeriye mendil atarak ev sahibinin hediye bağlamasını bekler.
NEVRUZ YUMURTASI
Nevruz’un en önemli sembollarinden biriside başta kırmızı olmak üzere rengarenk boyanmış yumurtalardır. Kırmızı yumurtanın anlamı hem bereketi üretgenliği temsil eder hemde ateşi, sıcaklığı temsil eder. Kıtlık ayı denilen kıştan yöre halkı bıkmıştır bir an evvel yazın gelmesini arzu etmektedir bu nedenle kışı karı buzu temsil eden beyaz yumurtayı gök kuşağının renklerinde boyayarak yazın çabuk gelmesi için kışın son aylarını renklendirmiş olurlar. Yumurta boyama ve dağıtma da Ahır Çarşamba’ da olur. Herkes eşinin dostunun akrabasının sayısına göre yumurta boyarlar ve bayram boyunca şenliklerde hem tokuştururlar hemde gelen misafirler ve kapıya gelen çocuklara hediye ederek onları sevindirirler.
YARDIMLAŞMA GELENEĞİ: Nevruz kutlamalarının en önemli özelliği yardımlaşma, sevgi ve şefkat bayramı olmasıdır. Bayramdan önce fakir, hasta ve zor durumda olan kişilere para, giyecek yardımı yapılır ve bayram günü yapılan bayram aşından pay verilir. Yardımlar sırasında insanları kırmamaya dikkat edilir.
NEVRUZ’DA AĞAÇ DİKME GELENEĞİ: Eski Türkler’de doğa yüce yaratanın bizlere sunduğu en büyük sofra olarak kabul edilir ve bu doğayı en çok tahrip eden yine insanoğlu olduğundan doğada eksittiklerini bir şekil yeniden yerine koymak adına her yıl Nevruz bayramında doğaya ağaçlar ve tohumlar dikilir, yaşlı ve hasta ağaçlar budanır bakımı yapılır. Bu kapsamda Iğdır yöresinde her yıl Nevruz bayramında geleneksel olarak ağaç dikilir, dikilen ağaçların özellikle meyve ağacı olmasına önem verilir.
NEVRUZDA YEDDİ NEVİ DAĞITMA GELENEĞİ: Nevruz’un bir diğer yanıda cömert insan doğasının sürekliliğini yansımasıdır. Türk insanı bu doğasını önce özene bezene hazırlanan sofralarıyla sergiler. Çünkü o inanırki Tanrı kendisine sınırsız nimeti bu doğa üzerine yaymıştır. Ve doğa Tanrının bizlere sunduğu sofra olarak adladırılır. Bu nedenle yöre halkı Tanrının ahlakına özenerek Yedi Nevi dediğimiz Nevruz sofrasını açar geçen yıldan stokladığı yiyecek ve çerezlerini bayram havasında haklka dağıtır o inanmaktadırki Tanrı yeni yılla birlikte ona toprak ananın vasıtasıyla sınırsız nimetleri yeniden verecektir. Kendiside böylece cömert eli açık olmayı öğrenir. Bu yüzden diye bilirizki bu bayramın aynı zamanda bir ziyafet ve sanat şöleni olmasıdır.
Her yıl kaybettiklerimizden daha çok kazanacağımıza ilişkin güçlü bir umut uyandırır. Bu yüzden hiç şüphe yokki Nevruz derinlemesine bir yaratana teşekkür anlamıda içerir, elde edilen nimet ve güzelliklere yaşama sevincine karşılık veriş anlamında bir teşekkür. Yöre halkı nevruzun çağrıştırdığı berekete karşılık Tanrıya minnetini yansıtır.
YEDİ LEVİN NEDİR:
Yedi çeşit demektir. Nevruz Bayramın en önemli etkinliklerindendir. Yöre halkı geçen yazdan kış için evlerde stokladığı kuruyemiş, çerez ve yiyeceklerle birlikte çarşıdan aldığı yiyeceklerle bir araya getirerek büyük bir tepside harmanlama yapar,
Kuru üzüm, kuru erik, kuru kaysı, kuru incir, fıstık, ceviz, lokum, boyanmış yerli yumurta, un helvası, 7 çeşit öğütülmüş bakliyattan yapılmış govut tatlısı, kış armudu, payız elması, kavrulmuş buğday ve yerli undan yapılmış tatlı çeşitlerinden oluşan bu tepsiye Yedi levin (yedi çeşit) adı verilir.
Bu meyve ve yemiş harmanlamasının bir kısmı evin büyüğü tarafından ev halkına dağıtılırken hakça pay edilir. Bu pay etmede ev halkının yanısıra komşulara, doğmamış fakat doğmak üzere olanlara, uzaktaki akrabalara bile dikkat edilir.
NEVRUZ HONÇASI
Yörede Navruz’ un en önemli uygulamalarından birisi de nişanlı kıza giden yedi levin honçasıdır.
“Nişanlı gelinimize Navruz için yaptığımız yedi levinden birkaç gün önce yedi levin honçası götürülür. Alınacakların listesi hazırlanır, nişanlı kızın yedi levininde yiyeceklerin en kalitelisi seçilir. Yedi levin honçası akşam ezanı okunmadan hazırlanmaya başlanır. Büyük bir tepsinin içine birkaç tane mum yakılır, gelin için özenle seçilmiş yiyecekler bu tepsiye konur, üzerine de maddi durumuna göre ya bir elbiselik konulur. Ev halkı için ufak tefek hediyeler konularak honça düzülür. Tepsinin üzerine de kırmızı bir eşarp örtülür. Akşam ezanı okunduktan evdeki genç delikanlılardan biri (oğlan evinden gittiği için götürenin oğlan olması şarttır) evdeki bir kadınla birlikte (anne veya yengesiyle) honçayı götürür. Yedi levin kız evine bırakılır. Hane halkı toplanır, kızın kaynatasından ve nişanlısından gelen honça açılır. Kız evinde daha önce hazırlanan yedi levinin içerisine nişanlı kızın Yedi Levin’i katılır karıştırılır. Oğlan evinden gelen misafirlere de o karışımdan pay ayrılır”
Nişanlı kıza giden yedi levinle, kız evinde daha önce hazırlanan yedi levinin karıştırılmasını yöre halkı şöyle anlatmaktadır;
“Kızın kaynatası ve nişanlısı tarafından gönderilen yedi levin evdekiyle karıştırılır ki iki aile kaynaşsın, bütünleşsin, birlik olsun”.
Yedi levin honçasını götüren gence kız evi pay olarak; çorap, gömlek, boyanmış yumurta verir, bu hediyeye de “halet” adı verilir.
Veren – Al bu senin haletin der,
Genç – haletimi aldım haletimi verdiler der.
Kız tarafı da buna karşılık oğlan evine ziyarete gitmekte, ev halkına küçük sembolik hediyeler almaktadır:
BÜYÜK ÇİLE: Gecenin en uzun olduğu 21 Aralıktan sonra gelen 40 güne “Büyük Çile” denir. Takvim bilgisi bakımından 21 Aralık–30 Ocak günleri “Gündönümü” olarak adlandırılır.
KÜÇÜK ÇİLE: Büyük Çilenin bitiminden sonra gelen 20 güne “Küçük Çile” denir. Genelde 30 Ocaktan baharın başlangıcı 22 Marta kadar olan süre “Hamsin” olarak bilinir.
NEVRUZ AYI: Küçük Çilenin bitimi itibarıyla Nevruz Ayı başlar. Küçük Çilenin son günü “Hıdır Nebi” dir.
AHİR ÇERŞEMBE (SON ÇARŞAMBA): 21 Marttan önceki salıyı çarşambaya bağlayan geceye ahır “Ahir Çerşembe” yılın ahir tek günü denilir. Bu gecede evlerin bahçelerinde köy ve mahalle meydanlarında öbek öbek ateşler yakılır. Bahçelerin temizliği için toplanan çöp ve kuru otlar yakılıp ateşe verilir.
KIR ÇİÇEĞİ: Baharın geldiğini ilk olarak kar çiçeği haber verir. Kar çiçeğini önce çobanlar görür. Kıştan “bezara gelmiş” çoban yamaçta kar çiçeğini görünce baharın geldiğini anlar ve sevinerek çomağını taşlara vurur. Kar çiçeği baharın etkisiz güneşini görünce erimeye yüz tutmuş karların arasından güney kısımlarda yeşerir. Kısa bir yaşamı olan kar çiçeğinin birkaç günlük ömrü vardır.
IĞDIRDA NEVRUZLA İLGİLİ İNANÇ VE ADETLER: Nevruza hazırlık genel temizlikle başlar. Evlerin etrafı temizlenir, içi ve dışı badanalanır, halılar ve kilimler yıkanır. Aile üyelerine yeni elbise, alınır. Akrabalara hediye alınır. Bayrama birkaç gün kala tatlıların yapımına başlanır. Nevruz ateşi için gerekli ot, çalı ve odun hazırlanır.
Nevruz’da kötü söz söylenmez,
Nevruzda ağaç dikilir
Nevruz’da küsler barıştırılır,
Nevruz’da Semeni yeşertilir,
Nevruz’da üzerlik denen bir bitki yakıp dumanını
eve, mala, cana ve çocuklara v.s. şeylere verirler,
Nevruz’da yeni elbiseler alınır,
Nevruz’da yakınlara hediyeler alınır,
Nevruz’da yumurta boyanır,
Nevruz’da kız beğenmeğe giderler,
Nevruz’da nişanlı kızlara Nevruz payı götürülür,
Nevruz’da mezar ziyaretlerine gidilir,
Nevruz’da başkaları hakkında konuşulmaz,
Nevruz’da kızlar kırmızı giyinir,
Nevruz’da ev sahipleri evde birisinin bulunmasına gayret ederler,
Nevruz’da kavga etmezler,
Nevruz’da hasta olanlar ziyaret edilir, onlara pay götürülür,
Nevruz’da şal sallayanlara pay verilir,
IĞDIR’DA NEVRUZ GELENEKLERİ
NEVRUZ BAYRAMINDA 7 SAYISI
Nevruz bayramı, Türk toplumlarında milli benliğin ve milli kimliğin, bir diriliş şuuru çerçevesinde oluşturulmasında, büyük bir öneme sahiptir. Bununla beraber tüm doğu toplumlarının geleneğinde ve tarihinde, bir şenlik ve bayram havası içinde kutlanan bir bayramdır. Binlerce yıldır çeşitli coğrafyalarda bulunan Türk halklarında kutlanan Nevruz bayramında 7 sayısı hep önemli olmuş ve öne çıkmıştır. İnanışa göre 7 (yedi) tamlık ve mükemmelliğin (hem fiziksel hem de ruhsal) sayısıdır. Dünyanın 7 kıtadan ve dünya etrafında 7 gezegenin olması, Türkiyenin 7 coğrafi bölgeden oluşması, Gökkuşağı’nın 7 renkten oluşması, ailede soyun 7 göbeğe kadar dayanması, insan yüzünde 7 delik nokta bullunması, Nuh’un gemisinin Ağrı dağına 7 ayın 17 sinde karaya oturması ve eski Türkler’de mevsim sayısının 7 ollması gibi bir çok olay 7 sayısını hep önemli kılmıştır.
kısacası 7 sayısı kültürel, tarihsel, dini, sayısal ve psikolojik faktörlerin birleşimi olup, Anlamının çoğunu doğrudan Tanrı’nın her şeyi yaratmasına bağlı olmaktan alır. Eski 12 hayvanlı Türk takviminde yıl başı olarak kutlanan Nevruz’un en önemli sembollerinden biriside yine 7 olmuştur.
- Nevruz 7 aşamadan oluşur
- Nevruz’da 7 çeşit çerez hazırlanır (yedi levin)
- Nevruz’da her nefer en az 7 ağaç diker
- Nevruz’da herkes en az 7 akrabasına ziyarette bulunur.
- Nevruz’da s ile başlayan 7 nesne ürün bir araya getirilir
- Nevruz’da 7 yetim sevindirilir
- Nevruz’da en az 7 yaşlı ziyaret edilir.
- Nevruz’da en az varsa 7 hasta ziyaret edilir.
- Nevruz’da 7 komşu ziyaret edilir ve hediyeler götürülür.
- Nevruz’da en az 7 kişi bir araya gelerek şiirler okurlar.
- Nevruz gecesi sohbetlerinde bilge olan kişilerce 7 kıta insanlarından anlatılır.
- Nevruz’da şenlikler 7x2=14 gün devam eder
- Nevruz öncesi 7 kişi bir araya gelerek küs olan iki ailenin barışmasına aracı olur
- Nevruzda küs olunan insanın yaptığı 7 güzel şey akla getirilir.
- Nevruz öncesi ölü bayramında 7 kuşak akraba olanlara dualar gönderilir. Mezarları onarılır temizlenir
- Nevruzda yeni yıla arınarak girmek için yakılan ateşlerden 7 kez atlanılır.
- Nevruzda her evde en az 7 semeni yeşertilir.
- Nevruz’da varsa 7 coğrafi bölgeden bulunan dostlar aranır, hatırları sorulur bayramları kutlanır.
- Nevruz bayramına girmeden önce yaratana şükran için 7 kez dua edilir.
- Nevruz bayramında Nevruz’u temsil eden baharın gelişini vurgulayan 7 sembol vardır Üzerlik, Semeni, Kosa kosa , Leylek, Kırmızı yumurta, 12 hayvanlı takvim, Ateş,
- Nevruz’da 7 eve pay gönderilir
- Nevruz temennisi olarak adlandırılan duada bayramlaşma sırasında karşıdaki insana S harfi ile başlayan 7 güzel söz sarf edilir. Bu yeni ilde Sizlere sağlık, sihat, sevgi, samimiyet, şenlik, servet ve su kimin ezizlik diliyirem.
- Nevruz bayramı öncesi kutlanan ölü bayramında mezarlıkta toplanan insanlar kendi yakınlarının bulunduğu mezarları temizleyip pay bıraktıktan sonra etrafındaki en az 7 mezarada dua okur pay bırakır.
Coşkun Oluz
Araştırmacı Yazar
Mumların yakılması ruhların ışık vasıtasıyla gelip evleri rahat bulup dönmeleri içindir.
Yenilenen akarsuyun üzerinden atlamakla yorgunluk, ağırlık ve hastalığı suyla akıtmış
olma inancı ve bu inanç doğrultusundaki merasim ve ritüeller Azerbaycan Türkleri arasında
halen yaşatılmakta ve uygulanmaktadır. Son çarşamba sabahı, şafak söküldüğünde insanların akan suların kıyısına giderek suya selâm vermeleri, soğuk su ile yüzlerini yıkamaları
ve suyun üzerinden atlamaları, Türklerin suya olan inançlarından kaynaklanan hususlardır.
Yeni yılda her şey tazelenirken ilk tazelenenin sular olması inancı, taze suyun sağaltıcı ve arındırıcı bir yönünün olduğu inancını da doğurmuştur. Dolaysıyla taze su, Azerbaycan`da “Türkeçare” olarak bilinen halk hekimliğinde bir tedavi yöntemi olarak da kullanılmaktadır. Genel olarak Su Çarşambası ile ilgili inanışlara bakıldığında, burada suyun canlı bir varlık olarak görüldüğü ve ondan yardım istendiği dikkat çekmektedir. Mitolojik açıdan ise Nevruz Bayramı`nın ilk çarşambasına su adının verilmesi insanın yaratılış sürecinin ilk aşamasının belirtisidirBilindiği üzere, bebeğin gelişimi ana rahmindeki suyla ilişkilidir. Hayatın suda başlaması inancı da buradan yola çıkılarak oluşmuştur.
Bilindiği gibi, “Tek Tanrı” inancı eski Türklerde hâkim olmakla birlikte, gök tanrının yanında “koruyucu”, “yardımcı” ve “kara” ruhlar (iye ruhlar) bulunmaktadır. Bunlar, “Su İyeleri”, “Ev-Ocak-Ateş İyeleri” ve “Gök-Yer ve Dağ İyeleri”dir. Bu iyelerin tümüne birden “Yer-Su” denir (Çağlar, 2008: 92).